AİLE PLANLAMASI
Toplumların eğitim düzeyi
yükseldikçe, doğurma oranı azalmaktadır. Bu, doğum
kontrolu ve kürtaj uygulamalarının bir sonucudur. Günümüzde,kadınlar
eskisine göre ilk adetlerini daha erken yaşta görmekte
ve cinsel ilişkiye daha erken başlamaktadır. Doğum
oranı azaldığı için, (kesin bir korunma yöntemi
olmamakla birlikte) emzirme doğum
kontroluyla ilgili önemli bir etki de göstermemektedir.
Bu nedenle, herhangi bir doğum kontrol yöntemi kullanılmadığı
takdirde, çocuk sayısını sınırlandırmak bugün
daha da zordur. Yaygın olarak kullanılan doğum kontrol
yöntemlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Doğum
Kontrol Hapları
2. Uzun
etkili doğum kontrol yöntemleri (enjeksiyon,implant vs)
3. Spiral
4. Bariyer
yöntemleri (diafram, spermisid, prezervatif vs)
5. Doğal yöntemler
(takvim ve çekilme yöntemleri)
6. Cerrahi
sterilizasyon (kısırlaştırma)
Ülkemizde
bunlardan hangisinin ne oranda kullanıldığı hakkında
yeterince bilgi sahibi değiliz. Ancak gelişmiş
ülkelerde, en çok kullanılan yöntem doğum kontrol
haplarıdır; özellikle cinsel yolla bulaşan
hastalıklar nedeniyle, son yıllarda prezervatif
kullanımı da artmıştır. Daha çok kadınlarda olmak
üzere, her iki cins için de cerrahi kısırlaştırma yöntemi
kullanımında dikkat çekici bir artış gözlenmektedir.
Aile
planlaması yöntemlerini şu şekilde de
sınıflandırabiliriz:
1. Dönüşümsüz
yöntemler: Sonradan hiç çocuk istemeyen çiftler için
cerrahi kısırlaştırma yöntemi idealdir. Bunun
tekrardan düzeltilmesi mümkündür ama, düşük bir
olasılıktır. Yan etkilerinin çok az olması ve
nispeten basit bir yöntem olması nedeni ile tercih
edilir. Erkek kısırlaştırması, lokal
anestezialtında 10-15 dakika süren bir işlemdir.
Kadın kısırlaştırma işlemi ise, genelanestezi
altında laparoskopik yöntemle 15 dakikada yapılan ve
hastanın aynı gün evine gönderildiği, basit bir
cerrahi girişimdir. Açık ameliyat (minilaparoto-mi)
ile yapılırsa hasta birkaç gün hastanede kalabilir.
Başarısızlık oranları, erkek sterilizasyonunda %
0.1-0.15, kadın sterilizasyonunda ise % 0.2
civarın-dadır. Yapılan çalışmalar, cerrahi yöntemlerle
kısırlaştırılan kadınlarda yu-murtalık kanseri görülme
sıklığının azaldığını ortaya koymuştur.
Kısırlaştırma işleminin, cinsellik üzerinde olumsuz
bir etkiye sahip olmadığı gösterilmiş-tir. Adet
kanamaları üzerindeki etki ise, kesin değildir. Çoğu
yayında adet kanamalarında değişiklik olmadığı
bildirilmektedir ama, bazan kanamada artış görülmektedir.
2. Dönüşümlü
yöntemler: Daha sonra çocuk isteyen çiftlerde uygulanır.
Hastanıntercihine, kullanıma engel oluşturan bir
hastalığının olup olmamasına ve entellektüel
durumuna göre farklı yöntemler seçilebilir. Başarısızlık
oranları, bazı yöntemler için hastanın uygulamadaki
başarısına göre değişir. Takvim yöntemi % 9-25,
çekilme yöntemi % 4-19, kombine doğum kontrol hapları
% 0.1-3, yalnızca progesteron içeren haplar % 0.5-3,
spiral % 0.1-2, cilt altı implantları % 0.05, depo
enjeksiyonlar % 0.3, spermisidler % 6-26, servikal kep
%9-40, diafram+sper-misidler % 6-20 ve prezervatif % 3-14
başarısızlık riski taşır. Doğum kontrolunun
yetersiz uygulanması, kürtaj oranlarında artışa yol
açar.Bu, hem halk sağlığı hem de ekonomik açıdan
çok daha fazla maliyet getirir.Ayrıca, giderek
yaygınlaşan cinsel yolla bulaşan hastalıklar da gözönüne
alınarak hastaların bilinçlendirilmesi ve özellikle
birden fazla partneri olan kişiler için prezervatif
kullanımının özendirilmesi gerekir.
© Dr.Ahmet Türker
ÖNCEKİ SAYFA SONRAKİ SAYFA