DIWA SAGLIK - CINSEL SAGLIK

 

 

    ANDROPOZ
 
Menopoz kelimesi bile, ortaya çıkış itibariyle erkek yapısına aykırı: sözcüğün Yunanca kökeni, menstruasyon, yani adet döneminin sonlanması anlamına geliyor. Andropozun anlamı ise erkekliğin sonu. Bu tanımların yarattığı çağrışım, hormon üretiminin sonlanması. Peki böyle bir şey gerçekten var mı?
       AndroGel adlı bölgesel kullanımlı bir ilacın yarattığı sansasyon, bu soruyu son günlerde sık sık gündeme getiriyor. Geçen yaz piyasaya sürülen pomadın satışını artırmak için, duyulan ihtiyacın abartıldığı yönünde söylentiler yapılıyor. Bu, Viagra’nın ilk çıktığı zamanlarda yapılan spekülasyonlara benzetiliyor. Viagra üretildiğinde bazı uzmanlar, erkeklerin yarısının iktidar sorunu yaşadığını ileri sürmüştü. Şimdi de benzer şekilde, erkeklerin yarıya yakınının andropoz yaşadığı iddia ediliyor.
       Günümüzde testosteronun adaleleri kuvvetlendirdiği ve cinsel işleve katkısı hakkında çoğu kişi bilgi sahibi. Hormon ayrıca beyin, deri, böbrekler, karaciğer, kan, kemikler, kalp, prostat ve kolesterol üzerinde de söz sahibi.
       Andropoz olarak ifade edilen durumun bir fizyolojik, bir de psikolojik boyutu var. Andropoz dönemindeki erkeklerin sinirsel hassasiyet, kararsızlık, anksiyete, korku, depresyon, kendine güven eksikliği, konsantrasyon bozukluğu ve yalnızlık duygusu yaşadığını kaydeden uzmanlar, fiziksel belirtiler arasında hastalık ve yaralanmalardan sonra daha yavaş iyileşme, kilo alma, küçük puntolu yazıları okuyamama, kelleşme ve uyku bozukluklarını sıralıyor.
       En büyük şikayetler elbette cinsellik üzerine.. Cinsel istekte azalma, cinsel iktidarsızlık korkusu, yeni ve genç bir partnerle ilgili fantaziler kurma, ilişkilerde problam ve ereksiyon sorunları, orta yaşı geçen erkeklerin en büyük kaygısı.
       
ARAŞTIRMALAR YETERSİZ

       Bu tabloyla ilgili en büyük sorun, orta yaşta testosteron düzeyinin düşmesi ve ortaya çıkan problemler arasında neden-sonuç bağının kurulmasının son derece zor olması.
       Araştırmacılar şimdiye kadar ereksiyon bozukluklarının yüzde 80’inin diyabet, kalp ve damar hastalıkları, nörolojik bozukluklar, ameliyat ve travma gibi tıbbi nedenlerden kaynaklandığını tespit etti. Tüm bunlar yeni bir soruyu gündeme getiriyor: Bu sorunlar için testosteron takviyesi yani bir tür hormon terapisi yaptırmaya değer mi? Testosteron takviyesinin inme riskini artırdığı biliniyor. Uzun vadede ortaya çıkabilecek sorunlar ise henüz netlik kazanmış değil. Uzmanlar, asıl bundan endişe duyuyor.
       Testosteron seviyesi ne kadar düşükse, takviyeler o kadar başarılı sonuç veriyor. Diğer erkekler içinse Viagra etkili ve yeterli bir çözüm.

 

ÖNCEKİ SAYFA     SONRAKİ SAYFA