ÜRTİKER
Toplumda sık görülen rahatsızlıklardan
biri olan kurdeşen bazı durumlarda gerçekten hem hasta hem de
hekim için sorun yaratan hastalıkların başında gelebilir.
Tıp dilinde “ürtiker” diye anılan kurdeşen iki
formda olabilir. Bunlardan ilki şikayetlerin 6 haftadan kısa sürdüğü
akut ürtiker; diğeri ise şikayetlerin 6 haftayı geçtiği
kronik ürtikerdir. Her iki durumda da hastalığın
bulguları birbirine benzese de hastalığın oluşum nedenleri açısından
belirgin farklar vardır.
Hastalığın bulguları arasında
kaşıntılı, deriden kabarık, kızarık 0,5cm ila çok büyük
ölçülerde deride plaklar bulunur. Bu plakların bazıları
birleşme eğilimindedir. Plakların sınırlarını net olarak
çizmek herzaman mümkün olmaz. Lezyonlar genellikle birkaç
saat içerisinde solar, yerine başka alanlarda yenileri çıkabilir.
Ayrıca bazı ürtiker vakalarına
“anjioödem” dediğimiz tablo da eşlik edebilir.
Anjioödem genelde göz kapaklarında (genellikle tek taraflı),
dudakta, yüzün diğer kısımlarında, kol ve bacaklarda,
parmaklarda, genital bölgelerde oluşabilir. Bunlarda da
özellikle şişlik ön plandadır. Her iki hastalıkta da
deriden kabarık olan durumu ortaya çıkaran şey deri içinde
ödem olmasıdır. Anjioödemde derinin alt tabakaları da olaya
iştirak ettiği için şişlik çok ön plandadır. Şişliğe
kaşıntıdan ziyade yanma hissi eşlik edebilir.
Daha önce de bahsedildiği gibi 6
haftadan kısa süreli kurdeşen akut ürtiker olarak anılır.
Bu hastalıkta neden genellikle allerjidir. Bu allerji de
genellikle ağız yolu ile alınan allerjenlerle oluşur. Yani
gıdalar ve ilaçlar akut ürtikerdeki en önemli sebeplerdir.
Bunun dışında çok nadir de olsa solunum yolu ile alınan
bazı allerjenler (örneğin ev tozu akarları) de akut ürtiker
yapabilir. Kronik ürtikerin altında ise allerji pek bulunmaz.
Bu hastaların ancak %3-5’ inde allerji rol oynayabilirler. Bu
allerjenler de genel olarak ağız yolu ile alınan
allerjenlerdir (gıdalar...). Bunun dışında bu hastalığın
çok değişik sebepleri olabilir. Bunlar içerisinde otoimmun
hastalıklar (otoimmün tiroidit, sistemik lupus eritematozus
vb.), kronik enfeksiyonlar (tuberküloz, bruselloz vb.), fokal
enfeksiyonlar (sinüzit, diş ve dişeti enfeksiyonları vb.),
Helikobacter pylori enfeksiyonları, bazen hepatitler, bazen
bazı kanser türleri vardır. Bu nedenle bir çok araştırma
yapmak gereklidir. Tüm ayrıntılı araştırmalara rağmen
%60-65 vakada hiçbir neden bulunamayabilir. Bu hastalar da
idiyopatik (sebebi bilinmeyen) kronik ürtiker olarak adlandırılır.
Hastalarda iyi bir hastalık
öyküsü sonrası, allerji testlerini içeren araştırmalar
yanında diğer bahsi geçen hastalıkların araştırmaları
yapılmalıdır.
Altta yatan hastalığın tedavisi
sonucunda genel olarak ürtiker kendiliğinden geçer ve tekrar
etmez. Ancak sebebi bilinmeyen ürtiker hastalarında
antiallerjik ilaçlardan faydalanılır. Bu hastalarda kalsik
olarak sabahları sedatif olmayan antiallerjikler, akşamları
sedatif antiallerjikler ve H2 reseptör blokerleri birlikte
kullanılır. H2 reseptör blokerleri asıl itibari ile mide
asiditesini azaltmak için kullanılan ilaçlardır. Ancak
derideki histamin reseptörlerinin % 20 kadarı H2 tipinde
olduğu için bu tür ilaçlar bu hastalarda faydalı
olmaktadır. Bunun dışında bunlara cevap vermeyen hastalarda
kortizon dahi kullanılabilir.
Bunlar dışında ayrıca
değişik kurdeşen türleri de vardır. Aşağıdaki tabloda bu
ürtiker tiplerini görmektesiniz:
- Fiziksel ürtiker
- Aquajenik ürtiker (su ile
temas sonucu oluşan)
- Kolinerjik ürtiker (terleme,
aşırı efor sonucu oluşan)
- Soğuk ürtikeri (soğuk
havada oluşan)
- Dermografizm (ciltte çizik
ile veya kaşınma ile oluşan ürtiker)
- Gecikmiş basınç ürtikeri
- Solar ürtiker (güneş
ışınları ile oluşan)
- Vibratuvar ürtiker
(vibrasyon yapan aletlerle oluşan)
- Herediter ürtiker (ailenin
diğer fertlerinde de görülen tip)
- Ürtikeryal vaskülit
(ürtiker plaklarının 24 saatten uzun sebat ettiği
damar iltihabı ile giden tip)
- Diğerleri.
ÖNCEKİ SAYFA