ERKEKTE ORGAZM
Erkekte
cinsel anlamdaki sertleşme olgusu, penisin normal
durumundan çıkarak, cinsel birleşmeye hazır duruma
gelmesidir. Uyarılmadığında, bacak arasındaki kuytu
yerine çekilmiş, ufalmıştır. Erbezleriyle birlikte
bulunduğu yerde iyi korunmuş olup, vücutla birlikte
rahatça hareket edebilir. Ancak bu yumuşak durumunda
penisin dölyoluna girmesi olanaksızdır. Çünkü hem
boyu girmek için kısadır, hem de sert olmadığından
dölyolu dudaklarını ve duvarlarını aralayamaz.
Erkekteki sertleşme evresi kadındaki uyarılma evresine
denk düşer. Cinsel ve fiziksel uyarılma ile birlikte
penise giden kan miktarı artar. Penisin üç ayrı bölgesinde
süngeri andıran bir doku bulunur. Bu bölgelerde zaten
var olan kan, yenisinin pompalanmasıyla iyice çoğalır
ve süngersi dokunun delikleri kanla dolup şişerek
normal büyüklüklerinin iki katından fazla
irileşirler. Artan kan miktarı, bizzat penisin
sertleşmesine yol açar. Penisin pembe renkli başı da
büyümüştür. Kan miktarının artmasıyla penisdeki
bazı damarlar kasıldığından kanın penisten çıkıp
vücuda geri gitmesi iyice güçleşir. Artık sertleşme
tam olarak gerçekleşmiştir. Bundan sonra eşler
penisin dölyoluna girebileceği bir duruş seçeceklerdir.
Penis, vücutlar arasında kalabilecek mesafeyi kapatacak
kadar uzamıştır. Cinsel birleşmenin başlamasıyla
birlikte penis dölyolunun dış ve iç dudaklarını
ayırıp dölyolu ağzındaki kasları iter. Vulvaya
sertleşmiş penisin girmesi olgusuna
"entromisyon" denir. Daha büyük penislerin,
daha büyük doyum ve zevk verdiği yolundaki düşünce
tamamen asılsızdır. Belki görsel olarak penis
büyüklüğü bazı kadınların beğenisini
etkileyebilir. Ama cinsel olarak dölyoluna girmiş bir
penisin kaç santimetre olduğunu ayırdedebilecek kadın
sayısı ; çok azdır. Kaldı ki penisler arasındaki büyüklük
farkı sertleştiklerinde iyice azalır. Cinsel coşkunun
en üst noktası olan orgazmda erkek, çoğunlukla ani biçimde
penisinden meni akıtır. Buna boşalma denir. Cinsel
birleşmeden önceki gün ve saatlerde erbezlerinde
üretilen sperm, bir takım borulardan geçerek özel
sperm keseciklerinde depolanır. Kesecik duvarların
ürettiği fazla sıvının sperme katılmasıyla meni
oluşur. Cinsel oyun sırasında, genel cinsel uyarılma
ile birlikte temasla uyarılması vücutta bazı yeni süreçlere
yol açar. Keseciklerdeki meni, penisi baştan başa
kateden idrar yolunun en iç ucuna doğru itilmektedir.
Bu nedenle idrar yolu duvarları normalin 2-3 katı
şişerler; bu durumun duvarlarda yol açtığı gerilme,
önemli bir zevk kaynağıdır. Deneyli bir erkek bu evre
boyunca kesinlikle kontrolünü kaybetmez, doruğa
yaklaşır ama bu zevkli aşamayı uzatmak için duyumlarını
bastırarak erteler. Ancak sonunda geriye dönüşü
olmayan bir noktaya gelinir ve işe artık refleksler el
koyar, yani iradenin kontrolü ortadan kalkar, olay
otomatikleşir. Reflekslerin hakim olmasıyla başlayan süreç
programlanmıştır, erkek bunu kesemez. Aniden penisin
dip tarafındaki kas yapısının tümünde bir kasılma
dalgası gelişir. Fiziksel ve duygusal coşku son
safhadadır. Cinsellik üzerine yoğunlaşma giderek
artar, penis dölyolundan içeri ve yukarıya doğru
itilip çekilerek kıvrakça hareket ettirilir. Artık
soluksuz bir acele vardır. Yine tamamen refleks sonucu
idrar yolunun etrafındaki kaslar ardarda 6 -7 kez
kasılırlar. Bu haz veren spazmlar, idrar yolundaki
meniyi beyaz damlalar veya ufak bir akıntı halinde
dışarı fışkırtır. İşte bu karışık haz
duyumları, yükselip taşan sıcak meni, iç kasların
sık sık kasılması ve herşeyi kaplayan yoğun bir
coşku duygusu, meni boşalmasıyla tamamlanan orgazmı
oluştururlar.
Boşalma için gereken süre çok farklı olabilir.
Kontrolün zayıf olduğu bir durumda, 30 saniye içinde
bile gerçekleşebilen boşalma olgusu, hünere veya coşku
düzeyinin düşüklüğüne bağlı olarak örneğin 30
dakika ertelenebilir de. Kuramsal olarak boşalmanın
istendiği kadar ertelenebileceği düşünülse bile,
gerçekte, penisin acısı ve hafifçe şişen
erbezlerinin verdiği rahatsızlık cinsellik seansını
genellikle bir saate sınırlar. Akıtılan meni miktarı
2 ile 6 mililitre arasındadır. Bunu izleyen
boşalmalarda miktar çok daha az olur. Boşalma sonunda
penis yavaş yavaş sertliğini kaybederek eski yumuşak
haline döner.
Bir erkek, ne sıklıkta yeni bir orgazma
ulaşabilmelidir sorusu geçersiz bir sorudur; çünkü
bireyden bireye cevap farklı olacaktır. Ayrıca bir
erkeğin arka arkaya orgazma gelme yeteneği, yaşı
arttıkça düşme eğilimi gösterir. 1920'lerde ölen
Amerikalı gazeteci
yazar Frank Harris'in bu konudaki şakacı sözleri
gerçeği çok iyi yansıtmaktadır. Harris, çocukken
babasının ona önce basit bir tüfek verdiğini söyler.
Sonra bir çiftesi olur. Yetişkin bir adam
olduğundaysa, bir makineli tüfek kullanır. Oysa cinsel
yetenek açısından durumunun bunun tam tersi olduğunu
söyler. Harris, delikanlıyken makineli tüfek gibidir.
Ama yıllar içinde bir tek atımlık tüfek olmuştur.
Biraz garip bir dille anlatılmış olmakla birlikte
Frank Harris'in söyledikleri gerçeği yansıtmaktadır.
Dr. Alfred Kinsey, "Sexual Behaviour in the Human
Male" adlı raporunda 15 yaşındaki erkeklerin % 20
kadarının arka arkaya orgazma geldiklerini, bu oranın
25 yaştakiler için % l0'dan daha az olduğunu, 40 yaşındakiler
için % 5'in de altına düştüğünü bildirmektedir.
Yine Kinsey'in raporuna göre; ortalama bir erkeğin bir
hafta içinde ulaştığı orgazm sayısı 2,5
dolayındadır. Bu sayı, bireyden bireye değiştiği
gibi, doğal olarak yaşları genç olan erkekler için
daha yüksektir. Yetişkin erkeklerin ancak % 8'i,
haftanın her gecesi sevişme eğilimindedir; oysa tüm
erkeklerin % 15 kadarı iki haftada bir kez orgazma
ulaşmaktadır.
Erkek Orgazmı Farklı mı? Masters ve Johnson'un kadınlarda birkaç
farklı orgazm kalıbı bulunduğu, buna karşılık
erkeklerde yalnızca tek tip orgazm görüldüğü
yolundaki tezi genellikle kabul görmüştür. Ancak
bugün, bunun geçerli olmadığı yolundaki görüşler
vardır. Bazen boşalmadan önceki coşkulanma o kadar
yoğun olabilir ki, adeta uzunca bir orgazm gibidir; bu
durumda bizzat boşalma, sürece herhangi birşey
eklemediği gibi artık doruğu değil, doruktan inişi
oluşturur. Bundan başka erkeklerde de kadınlarda
olduğu gibi çoklu orgazma raslandığı iddia
edilmektedir. Erkek, arka arkaya ılımlı orgazmları
andıran doruk noktaları yaşamakta ve ancak bunların
sonuncusunda boşalmaktadır. Erkekler için geçerli
olduğu öne sürülen bir başka orgazm kalıbı da,
boşalımın bitmesinden sonra bile kesilmeyen sürekli
havsala kasılmalarıdır. Bu kasılmalarla birlikte
duyulan yoğun haz, bazen boşalma sırasında duyulan
haza eşit kıvamda olabilmektedir.
Sık sık eşanlamlı olarak kullandıkları halde,
boşalma ve orgazmın iki ayrı olgu olarak ele
alınmasının yararlı olduğu kabul edilir. Boşalma,
meninin penisten fışkırmasını içeren fiziksel
sürecin adıdır. Oysa orgazm, insanın hissettiğidir.
Genellikle ikisi birlikte gerçekleşir, yani insan bir
yandan boşalırken bir yandan da müthiş yoğun bir
hazza kapılır. Ancak bunlardan herhangi biri, diğeri
olmaksızın da gerçekleşebilir. Bir erkek boşalmadan
da orgazmlar yaşayabilir. Bazı erkekler kendilerini
buna alıştırmışlar ve kadınlarda olduğu gibi
çoklu orgazmlar yaşayabilmektedirler. Bazıları ise
boşalmadan çok önce, çok yüksek duygusal doruklara
ulaşabildiklerini bildirmişlerdir. Bu kişiler
orgazmın ancak kasılmalarla gerçekleştiği şeklinde
alışılagelmiş tanımı aşabilseler, bu duygusal
dorukları da orgazm olarak niteleyeceklerini söylemişlerdir.
Erkeğin boşaldığı, yani meni fışkırttığı, ama
duygu düzeyinde pek bir hareket olmadığı durumlara
daha çok rastlanmaktadır. Eğer bir insanın başına
bu olay pek sık gelmiyorsa, bir sorun yok demektir.
Ancak orgazmlarını güçlendirmek için uzmanlara başvuran
erkeklerin sayısı çok az değildir. Doyum duygusunu
arttırabilecek en temel adım, yaşanan cinsel ilişkiye
tam anlamıyla katılmaktır. Pekçok insan, yaptığı
işin beğenilip beğenilmeyeceğini ya da eşinin tatmin
olup olmadığını düşünmekten kendi duyumlarına
dikkatini veremez. Oysa bu yapıldığı takdirde
alınacak haz kesinlikle artacaktır. Sevişme
sırasında erkeklerin kendilerine uyguladıkları
kontrolün biraz gevşemesi de doyum duygusunu güçlendirici
bir etki yapabilir. Hareket, soluma ve seslerini kısıtlayarak,
pek çok erkek orgazmdan alacakları hazı da
sınırlamaktadır. Kasılarak, boşalma işlemini gerçekleştiren
adaleleri güçlendirmek de orgazm sırasındaki
duyumları daha yoğun olarak algılamaya yardımcı
olabilir. Aslında Dr. Kegel tarafından kadınlar için
geliştirilmiş olan bazı hareketlerin erkekler için de
uygulanması mümkündür; bu şekilde kaslar güçleneceği
gibi penis civarındaki kan dolaşımı da düzenlenecektir.
Sertleşmenin, artan kan akımı ile gerçekleştiği düşünülürse,
bu hareketlerin sağlayabileceği yarar da daha kolay
anlaşılabilir.
Erkekler de farklı orgazmlar yaşayabilirler. Bazı
orgazm türleri ancak "nöbete kapılma" olarak
tasvir edilebilir. Ama orgazmın, haz duyumuna verilen
yoğun bir tepki olduğu düşünülürse, bunda yadırganacak
bir yan olmadığı hemen ortaya çıkar. Dr.Kinsey'e göre
erkeklerin % 20'sinin ılımlı bir orgazmı olmaktadır;
penisteki nabız atışı anormal güçlü değildir ve
fışkırma yerine damlama sözkonusudur. Erkeklerin %
45'i orgazmda kaskatı kesilir, bir ya da iki ayağında
birden, ağzında, kollarında veya vücudunun başka
noktalarında seyirme görülür.
Erkeklerin % 17 kadarının bacak kasları düğümlenir,
ani seyirmeler, göz dalmaları ve penisin şiddetle sıçraması
gözlemlenir. Yüzde 5 kadarı adeta "çılgınlaşır",
konuşmak ve gülmek de dahil olmak üzere değişik
tepkiler verir, geri kalan yüzde ise, "aşırı
titreme, çökme, beniz atması ve bazan bayılma"
gibi tepkiler gösterirler. Bazıları boşalmadan sonra
hareket devam edecek olursa müthiş acı çeker ve bağırabilirler.
ÖNCEKİ SAYFA SONRAKİ SAYFA
|